İffet

On dokuzuncu asrin son yillarinda Istanbul... Sehrin yoksul mahalleleri, mezarliklar... Genç bir yazar ve onun yardimsever doktor arkadasi, sehrin çeperine yerlesmis mahallelerdeki çaresiz, sefalet içindeki halkin arasina karisiyor. Iffet, iyi bir egitim görmüs genç ve güzel bir kiz... Sefaletin içinde göz alici ve merak uyandiran bir isik gibi parliyor.Hüseyin Rahmi, romani yazdigi devrin 'agdali' ve 'edebî' üslubuyla hem acikli bir ask hikâyesini, hem Istanbul'un yoksul yasantisini, hem de genç bir yazarin edebiyat serüvenini anlatiyor.Hüseyin Rahmi Gürpinar, Iffet1 in ikinci baskisina yazdigi önsözde, günümüzün yayincilari için en yakici sorunlarindan birisine parmak basiyor: Korsan yayincilik. "Bu roman gayrikanuni tablada çok defa basildi. Bu memlekette öyle devirler yasadik ki dimaginizin bütün samimi kabiliyet ve gayretiyle çalisarak vücuda getirdiginiz eseri gözünüzün önünde basarlar, satarlardi. Bir sey yapamazdiniz. Davaya kalksaniz siz haksiz çikardiniz. Çünkü kitap yazmak cinayetlerin en büyügüydü. Müellif her yerde muhakkir ve makhurdu. Yalniz onun aleyhine çikan sözler mesmu olurdu."Yoksul Istanbul manzaralari degismedigi ve bunu anlatacak içten kalemler çikmadigi gibi, yazarin korsan yayincilik ve davalarla ugrasmasi pratigi de Türkiye'de hâlâ devam ediyor.